Göz içi basıncının artmasıyla birlikte gelişen göz tansiyonu, sinsice ilerleyerek kalıcı görme kayıplarına neden olabiliyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fatma Soybaş, göz tansiyonunun erken evrede belirti vermediğini vurgulayarak, “Düzenli göz muayenesi, bu hastalıkta en etkili koruyucu yaklaşımdır” dedi.
Göz tansiyonu, göz içinde üretilen sıvının yeterince dışa atılamaması sonucunda göz içi basıncının artmasıdır. Bu basınç zamanla görme sinirine zarar verebilir. Özellikle açık açılı glokom, hastalık ilerleyinceye kadar herhangi bir belirti vermeyebilir. Bu durum, tanının çoğu zaman geç konulmasına neden olur.
Göz tansiyonunun düzenli göz muayeneleri ile erken dönemde tespit edilmesi, hastalığın ilerlemesini önlemede etkilidir.
Glokom tanısı kapsamlı bir göz muayenesiyle konulur. Bu süreçte kullanılan yöntemler hem göz içi basıncını ölçmeye hem de görme siniri ve görme alanındaki hasarı değerlendirmeye yöneliktir.
Tüm bu testlerin birlikte değerlendirilmesiyle glokom tanısı netleşir.
Göz tansiyonunun ilk basamak tedavisinde göz damlaları kullanılır. Bu damlalar ya göz içi sıvı üretimini azaltır ya da sıvının dışa atılımını kolaylaştırır. Hastaların ilaçlarını düzenli kullanması ve doktor takibini aksatmaması tedavinin başarısı için önemlidir.
Göz tansiyonunun ilaç tedavisine rağmen düşmediği durumlarda cerrahi yöntemler uygulanabilir. Glokomun ilaçlı ya da tüm cerrahi tedavilerinde amacın, gözün mevcut durumunu korumak olduğu unutulmamalıdır. Hastalığın neden olduğu görme kayıplarının geri dönüşü olmadığı akılda tutularak rutin göz muayeneleri ihmal edilmemelidir.
Göz tansiyonu tedavi edilebilir bir hastalıktır, ancak geç kalındığında geri dönüşü olmayan hasarlar bırakabilir. Hiçbir belirti olmasa dahi, özellikle 40 yaş sonrası herkesin yılda bir kez göz muayenesi yaptırması önerilir.