Zenginliğin sırrı baba ile olan ilişkimizdir.
İşiniz var çalışıyorsunuz geliriniz gayet iyi durumda. Demek ki; dişil enerji Dünya ana ve tabi ki kendi annenizle ilişkiniz gereğince iyi.
Buna karşı kazancınız da bereket yok.
Ne yapsanız bir ev sahibi olamıyor, paranızın birikmesini sağlayamıyorsunuz.
Hatta bu kadar gelire rağmen gelirinizi giderinize denkleştiremiyor ay sonuna borçsuz ulaşamıyorsunuz.
Her şeyin bu kadar iyi olmasına rağmen birikim yapamamanızı bir türlü açıklamıyor, neredeyse büyüye, nazara bağlıyorsunuz.
Dikkat edin annenizle ilişkiniz gereğinden fazla iyi olabilir.
Fakat para ile sorunları olan, parayı hayatına çekemeyen, çekse de elinde tutamayan, tasarruf yapamayan kişilerin %95’nin babayla sorunu, sıkıntısı olabilir.
Para geliyor geldiği gibi de gidiyor mu?
Ailenizde ki düzeni gözden geçirebilirsiniz. “Keşke” Dediğiniz neler varsa, orda bir red etme enerjisi vardır.
(Anne baba ile ilgili durumlar)
Ebeveyn anlaşmazlıkların da çocuk taraf olma durumda kalabilir. Ve annenin sevgisini kazanmak isteyebilir. Halbuki bu olmaması gereken bir durumdur. Çünkü anlaşmazlık ebeveynler arasındadır. Bu durumda da çocuk varlığının bir tarafını reddetmiş olur. Ve aslında kendi içindeki bir parçayı da reddetmiş olur. Reddettiği için yoksunluk hissi ve derinlerde suçluluk hissi oluşturur.
Özellikle baba yaşamın neşe kaynağıdır.
Babasını yargılayan çocuk aynı zamanda yaşamın neşe kaynağını yargılamış ve reddetmiştir.
Anne babamızı yaptıklarından dolayı yargılarsak içimizdeki cezacının harekete geçmesine engel olamayız.
Suç cezasız kalmamalıdır. Sosyal yaşam ve vicdanımız bizi böyle eğitmiştir.
İçimizde ki cezacının gücü anne babamızı doğrudan ceza vermeye yetmez. Bu nedenle biz çeşitli yollarla kendimize ceza verir, böylece dolaylı olarak kendi bünyemiz de ebeveynlerimize ceza verme eğilimine gireriz.
Kendimize ceza vermek adına önce küçük kazalar yaratır. Ufak tefek yaralar alır. Bir yerlere çarpar, bedene zarar verir. Hayat okumasından gelen bu mesajlar anlaşılmadığın da hastalıklar gelir. Ağır hastalıklar yaratıp önce bizi babamızdan ayırdığını zannettiğimiz anneyi cezalandır. Sonrada;
“Bak senin yüzünden neler oldu gördün mü?”
Mesajını vermek isteriz babaya.
Bu durum da giderek neşemizi kaybetmemize ve içimize kapanmamıza sebep olur.
Bu durum ebeveynler canını yakan onları üzen bir haldir.
Ve bunu sevgiyle kullarız onlara.
Cezalandırma aslında dengeleme arzusudur. Eksik olanı sisteme katmak ya da görünür kılmak adına yarattığımız bir yaklaşımdır. Neşeyle yakından bağlantılıdır.
Neşe eril ilkeye daha yakın olması nedeniyle, çocuğun yaşamına babayla geçirdiği zamanlar yoluyla katılır. Ancak annesini kaybetmekten korkan çocuk babasıyla daha az vakit geçirir. Ve dolayısıyla daha az neşeye ulaşır.