Onay Tercihlerini Özelleştir

Verimli bir şekilde gezinmenize ve belirli işlevleri gerçekleştirmenize yardımcı olmak için çerezler kullanırız. Aşağıdaki her onay kategorisi altında tüm çerezler hakkında ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.

"Gerekli" olarak kategorize edilen çerezler, sitenin temel işlevlerini etkinleştirmek için gerekli oldukları için tarayıcınızda saklanır.... 

Her zaman aktif

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

Gösterilecek çerez yok.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

Gösterilecek çerez yok.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

Gösterilecek çerez yok.

Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

Gösterilecek çerez yok.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customized advertisements based on the pages you visited previously and to analyze the effectiveness of the ad campaigns.

Gösterilecek çerez yok.

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

Yılda 200 bin kişiye inme iniyor

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Alıcı, şah damarındaki tıkanma ile  gelişen ve halk arasında “inme” olarak bilinen hastalığın yaşlanan nüfusla birlikte önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini ve  yaşlanan nüfusla birlikte her geçen yıl artış gösterdiğini bildirdi.  

Alıcı, “beynin bir bölgesine giden dolaşımın birkaç dakikadan daha fazla kesilmesiyle bölgedeki beyin hücrelerinin tahrip olması sonrasında hastada gelişen görme, konuşma, vücudun belli bölgelerinde hareket ya da his kaybı durumu” olarak tanımlanan inmenin her yıl yaklaşık 200 bin kişide görüldüğünü ifade etti.

İnme hastalığında risk faktörlerinin genetik etkenler ve ilerleyen yaş dışındaki büyük çoğunluğunun önlenebilir olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Gökhan Alıcı,  “Tütün mamulleri ve alkol gibi zararlı alışkanlıklar damarlarda plak oluşumunu artırdığından inme risk faktörleri arasında ilk sıralarda yer alıyor” dedi.

Hipertansiyon, halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, yüksek kolesterol, fiziksel aktivite eksikliği, hareketsiz yaşam ve bunun doğal sonucu olan obezitenin diğer risk faktörlerini oluşturduğunun altını çizen Doç. Dr. Alıcı, yağ, şeker ve tuz oranı yüksek beslenme alışkanlığının da inme riskini artırdığını ifade etti.

Şah damarı tıkanıklığı denince en çok korkulan durumun inme olduğunu belirten Alıcı, “Beyin dokusunun nörolojik sisteminde kalıcı ya da geçici olarak fonksiyon bozukluğunun en önemli nedenini şah damarı tıkanıklığı oluşturuyor. Ülkemizin yaklaşık 85 milyon nüfusunun  her yıl 200 bin’inde inme vakası görülüyor” uyarısında bulunarak, şöyle devam etti:

BEYNE PIHTI ATMASI ŞAH DAMARINDAKİ TIKANMADAN  KAYNAKLANMAKTADIR

“İskemik inme yani temel olarak damarın tıkanmasına, kan akımının iletilmesinde yetersizlik olmasına bağlı inme gelişmesi durumudur. Toplumda gelişen inmelerin yaklaşık yüzde 80’i iskemiye, yaklaşık yüzde 20’si de başta hipertansiyon olmak üzere çeşitli nedenlerden kaynaklanan kanamaya bağlı olarak gelişmektedir. Beyne pıhtı atması olarak ifade edilen durum şah damarındaki tıkanmadan  kaynaklanmaktadır.”

Damar tıkanıklığı yapan her şeyin şah damarını da tıkadığını belirten Alıcı, “Damarlar her yerde aynı, yani aynı risk faktörleri geçerli. Yaşın ilerlemesi, şeker, tansiyon, sigara, erkek olmak, ailede damar hastalığına yatkınlık ve yüksek kolesterol. Tedavide bunları modifiye ediyoruz. Yani tıkanmaya yol açan nedenleri ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Yapacağımız tedavi eşlik eden risk faktörlerine göre değişiyor” dedi.

Alıcı, eskiden belli bir yüzdenin üzerinde tıkanıklık varsa hastayı felç bırakmışsa bunların tek tedavi yönteminin ameliyat olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti: “Oysa artık stentleme işlemi yapıyoruz.  Tıkalı yere stent yerleştirip pıhtı atmaması için orayı stabilize ediyoruz. Eğer hastadaki darlık yüzde 60’ın üzerinde değilse risk faktörlerini ortadan kaldırıyoruz.

Rutin taramayı herkese önermiyoruz ancak, hastanın çok fazla risk faktörü bir arada ise anjiyo ya da ilaçlı tomografi ile oradaki darlığın seviyesini ölçebiliyoruz.”

Doç. Dr. Alıcı, aniden gelişen inme vakalarındaki belirtilere de dikkati çekerek, şu uyarılarda bulundu: “Yüz, kol veya bacakta vücudun tek tarafında görülen his ve güç kaybı, bilinç bulanıklığı, konuşmada zorlanma ya da hiç konuşmama, dengesiz yürüme,  yutkunma güçlüğü, tek gözde ya da her iki gözde gelişebilen görme kaybı,  ani başlayan baş ağrısı  ve baş dönmesi inme belirtisi olabilir. Bu nedenle hastaların bu tür belirtilerde vakit geçirmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalarını tavsiye ediyoruz.”

İnmeden sonra tam  iyileşmenin mümkün olup olmadığının da halk arasında en fazla yöneltilen sorular olduğunu belirten Doç. Dr. Alıcı, “İnme tedavisi görüp normal hayatına dönen çok sayıda hasta bulunmakla birlikte,  burada belirleyici unsur beyindeki hasarın derecesidir. Erken tanı ve hızlı müdahale ile beyindeki hücre hasarının ilerlemesini önleyebiliyoruz” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2023 yılında açıklanan  verilere göre, 2020 yılında 507.938 kişi hayatını kaybetti. Ölümlerin 183.109 (%36)’unun nedeni kalp damar sistemi hastalıklarından kaynaklandı. Aynı yıl inmeden ölüm kaydı sayısı 35.880 olup tüm ölümlerin %7,2’i ve kalp damar hastalıkları kaynaklı ölümlerin %19,6’sına karşılık geliyor. Bu veriye göre 2020 yılında her on beş dakikada bir Türk insanı inme nedeniyle kaybedildi. (İHA)