Adet düzensizliği pek çok kadının yaşadığı bir sorun. Tüp Bebek ve Üreme Sağlığı Ünitesi Sorumlusu Dr. Öğr. Üyesi Deniz Özgen, adet düzensizliğinin pek çok hastalığın habercisi olabileceğine dikkat çekerek hem bu önemli durumun nedenlerini hem de tanı ve tedavide nasıl bir yol izlendiğini anlattı.
Kadınlarda adet döngüsü, yumurtalıkların salgıladığı hormonlar tarafından düzenleniyor ve adet kanamaları (regl), bu hormonların etkisiyle kalınlaşan rahmin iç yüzey tabakasının dökülmesiyle ortaya çıkıyor. Aynı zamanda rahmi gebeliğe hazırlayan ve kan damarları açısından oldukça zengin olan bu dokudaki kanamalar doğal seyrin dışına çıktığında dikkatle takip edilmesi ve bir uzmana danışılması önemli.
Adet döngüsü, kanamanın birinci gününden başlayıp diğer adet kanamasının başlangıcına kadar olan süre şeklinde hesaplanır. Normalde her kadın, uzunluğu 21 ila 35 gün arasında değişen bir adet döngüsü yaşar. Ancak bir adet düzensizliğinden bahsetmek için;
Tüm bu belirtilerin yanı sıra; ağrı, kramp, kusma, sürekli yorgunluk ve baş dönmesi gibi belirtiler de duruma eşlik edebilir. Adetten yaklaşık 2 hafta önce görülen kısa süreli lekelenme tarzı ara kanamalar ise daha çok doğal bir durum olan yumurta çatlamasıyla ilişkili ortaya çıkarken bazen arka planda başka bir sorunun habercisi de olabilir.
Adet düzensizliği pek çok farklı nedenlerle ortaya çıkabilir. Yumurtlama sorunlarına neden olacak hormonal düzensizlikler dışında, diğer bazı hormon bozuklukları da bu durumun nedenleri arasında.
Ayrıca bazı ilaç tedavileri, enfeksiyonlar, stres, polikistik over sendromu, tiroit hastalıkları, rahim içinde oluşan yapışıklıklar, polipler, miyomlar ya da bazı yumurtalık kistleri ile kadın üreme sisteminin kötü huylu kitleleri de adet düzensizliğiyle belirti verebilir. Özellikle adet sancısıyla birlikte görülen düzensizliklerde, rahim içi zarı dokusunun başka bölgelere yayılmasından kaynaklanan endometriozis hastalığının göz ardı edilmemesi de ayrıca önemli.
Dr. Özgen, adet düzensizliklerinin ihmal edilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, doğru tanı ve kişiye özel tedavi planlamasının önemine vurgu yapıyor. Adet düzensizliğinin altında yatan nedenlerin belirlenebilmesi için çeşitli tanı yöntemlerinin kullanıldığını belirten Özgen, “Kesin tanıya ulaşmak için hormon testleri, rahim filmi, MR ve bilgisayarlı tomografi gibi ileri tetkiklerden faydalanıyoruz. Gerekli durumlarda rahim içinin görüntülenmesini sağlayan histeroskopi ile karın içi organları değerlendiren laparoskopi yöntemlerini de kullanıyoruz” dedi.
Tedavi sürecinin, yapılan tetkiklerin ardından saptanan nedene göre tamamen kişiye özel planlandığını belirten Dr. Özgen, “Genellikle ilaç ve hormon tedavileriyle birlikte, bazı durumlarda cerrahi müdahaleler de gerekebiliyor. Bunun yanı sıra, yaşam tarzı değişikliklerinin de tedavi sürecini destekleyen önemli bir unsur olduğunu söyleyebiliriz” dedi.