Onay Tercihlerini Özelleştir

Verimli bir şekilde gezinmenize ve belirli işlevleri gerçekleştirmenize yardımcı olmak için çerezler kullanırız. Aşağıdaki her onay kategorisi altında tüm çerezler hakkında ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.

"Gerekli" olarak kategorize edilen çerezler, sitenin temel işlevlerini etkinleştirmek için gerekli oldukları için tarayıcınızda saklanır.... 

Her zaman aktif

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

Gösterilecek çerez yok.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

Gösterilecek çerez yok.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

Gösterilecek çerez yok.

Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

Gösterilecek çerez yok.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customized advertisements based on the pages you visited previously and to analyze the effectiveness of the ad campaigns.

Gösterilecek çerez yok.

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

Türkiye’nin diyabet karnesi kötüleşiyor

İnsülin direnci, insülin eksikliği veya her ikisinin bir arada bulunmasına bağlı olarak gelişen ve yüksek kan şekerine yol açan diyabet, tüm dünyayı tehdit etmeye devam ediyor.

2021 yılında dünyadaki diyabetli hasta sayısı 526 milyon iken bu sayının 2045 yılında 700 milyona ulaşacağının öngörüldüğünü dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Fulya Akın, “Ülkemizde 20 yaş üzeri her 100 kişiden en az 15’inin diyabetli olduğu tahmin ediliyor. Şimdiden Avrupa’da diyabetli hasta sayısının en yüksek olduğu ülkeler arasında üçüncü sırada olan Türkiye’nin, 2045 yılında dünyada enTürkiye’nin diyabet karnesi kötüleşiyor yüksek diyabetli nüfus barındıran ilk 10 ülke arasına girmesi bekleniyor,” dedi.

Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki türü bulunduğunu belirten Prof. Dr. Fulya Akın, “Tip 1’de pankreastaki insülin üreten hücreler hasar görürken, Tip 2’de ise insülin direnci oluşur. Tip 1 diyabet genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlar, gelişiminde genetik yatkınlık ve çevresel faktörler rol oynar.

Tip 2 diyabet ise genellikle 30-40 yaşlarından sonra ortaya çıkar, yaş ilerledikçe sıklığı artar ve güçlü bir genetik yatkınlık taşır. Ancak, son yıllarda yaşam tarzındaki değişiklikler ve artan obezite oranları nedeniyle Tip 2 diyabet, gençler ve çocuklarda da görülüyor,” dedi.

DİYABET, KALP DAMAR HASTALIĞI RİSKİNİ 3 KAT ARTIRIYOR

Böbrek yetmezliğinin en önemli sebebinin diyabet olduğunun altını çizen Prof. Dr. Akın, “Diyabetin klasik semptomları; sık idrara çıkma, aşırı susama, yüksek iştah, halsizlik ve ağız kuruluğu olarak ön plana çıkarken, daha az görülen bulguları ise açıklanamayan kilo kaybı, bulanık görme, tekrarlayan mantar enfeksiyonları ve kaşıntı olarak sıralanıyor.

Tedavi edilmeyen diyabet ileri dönemlerde böbreklere, damarlara ve kalbe zarar veriyor hatta erişkinlerde körlüğe bile yol açabiliyor,” dedi.

Diyabet hastalarında kalp ve damar hastalıklarının 2-3 kat daha fazla görüldüğünü belirten Prof. Dr. Fulya, “Trafik kazalarından sonra en sık görülen ayak kesilme nedeni diyabettir, bu da hastalığın ciddiyetini gözler önüne seriyor,” şeklinde ifade etti.

“TATLI İDRAR” YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ İLE ÖNLENEBİLİR

Kandaki şeker düzeyinin yükselmesiyle birlikte idrarın tatlılaştığını fark eden Mısırlıların 1500’lü yıllarda diyabet hastalığı için ‘tatlı idrar’ ifadesini kullandığını anlatan Prof. Dr. Akın, “Yüzyıllardır süregelen bu rahatsızlık için dikkatli ve sürekli takip gerekir.

Sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, obeziteden kaçınma gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile tip 2 diyabet gelişim riski yüzde 40-58 oranında önlenebilir.  Tip 1 diyabette ise insülin eksikliği söz konusu olduğu için insülin takviyesi şarttır” açıklamasında bulundu.