Verimli bir şekilde gezinmenize ve belirli işlevleri gerçekleştirmenize yardımcı olmak için çerezler kullanırız. Aşağıdaki her onay kategorisi altında tüm çerezler hakkında ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.
"Gerekli" olarak kategorize edilen çerezler, sitenin temel işlevlerini etkinleştirmek için gerekli oldukları için tarayıcınızda saklanır....
Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.
Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.
Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.
Performance cookies are used to understand and analyze the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.
Advertisement cookies are used to provide visitors with customized advertisements based on the pages you visited previously and to analyze the effectiveness of the ad campaigns.
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserlerden biri olarak öne çıkıyor. Aile öyküsü, özellikle genç olan birinci derece akrabalarında meme kanseri gelişen kadınlarda, ilk risk faktörü olarak biliniyor.
Meme kanseri erken evrede yakalandığında tedavide daha başarılı sonuçlar elde ediliyor. Memorial Şişli Hastanesi Meme ve Endokrin Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Çitgez, meme kanseri ile ilgili en çok merak edilen soruların yanıtlarını paylaştı.
Gençlerde meme kanseri riski 45 yaş üstündeki kadınlara göre daha azdır. Yirmili yaşlarda ortalama meme kanseri gelişim riski 1/1800, otuzlu yaş gruplarda 1/230 şeklindedir. Aile öyküsü, özellikle genç olan birinci derece akrabalarda meme kanseri gelişen kadınlarda, ilk risk faktörüdür.
Sadece yaş göz önünde bulundurulduğunda meme kanseri tanısı almış genç kadın hasta BRCA mutasyon taşıyıcı olma olasılığı daha fazladır. Ancak her yaş grubundaki kadınlara rutin kendi kendine meme muayenesi veya klinik muayene yapılması tıbbi kuruluşlar tarafından mutlaka önerilmelidir.
İlk çocuğunu 35 yaşında veya daha genç yaşta doğuran kadınların meme kanseri riski azalma eğilimindedir. İlk çocuğunu daha ileriki yaşlarda doğuran kadınların ise meme kanserine yakalanma riski, ilk çocuğunu daha genç yaşta doğuran kadınlara göre yüksektir. Hamilelik sırasında meme hücreleri hızla büyür.
Hamilelikten önce meme hücrelerinde herhangi bir genetik hasar varsa, hücreler büyüdükçe kopyalanır. Hücrelerdeki bu artan genetik hasar yol açabilir. Böyle bir genetik hasara sahip olma ihtimali yaşla birlikte artar. Bu durum yüksek yaşta anne olanların kanser riskinin endişe edici olma sebebini açıklamaktadır.
Meme kanserine yönelik bazı tedaviler kadının doğurganlığını etkileyebilir. Örneğin, kemoterapi yumurtalıklara zarar verebilir ve bu da bazen tedavi aldığı sırada veya sonrasında kısırlığa neden olabilir.
Yine de birçok kadın tedavi sonrasında hamile kalabilmektedir. tedaviden sonra hamile kalmak güvenli olsa da bazı kadınlar hamilelik sırasında östrojen hormonu seviyelerinin yükselip tekrar kanserin nüksetmesine (kanserin geri gelmesine) neden olacağından endişe duymaktadır.
Ancak meme kanseri tedavisinden sonra hamile kalan kadınlarda meme kanserinin tekrarlamasına veya ölüm riskinin daha yüksek olmasına sebep değildir.
Tedavi sırasında kullanılan ilaçların hastanın vücudundan temizlenmesi gerekmektedir. Ancak meme kanseri tedavisinden sonra hamile kalmadan önce beklenecek sürenin kesin uzunluğunu vermek zordur. Kemoterapi yumurtaların bazılarında genetik mutasyonlara (genlerdeki değişikliklere) neden olabilir.
Bu mutasyonlar, bu yumurtalardan doğan çocukta sağlık sorunlarına neden olabilir. Kemoterapiyi tamamladıktan sonra hamile kalmaya çalışmadan önce en az 1 yıl beklenmelidir, böylece vücudun hasarlı yumurtaları temizlemeye zamanı olur. Kemoterapi ve diğer bazı kanser tedavileri büyüyen embriyoya veya fetüse zarar verebilir.
Bu tedavilerden birini kullanırken hamile kalınırsa düşük yapma ihtimali yüksektir veya çocukta doğumsal kusurlar olabilir. Her ilacın vücuttan temizlenmesi farklı bir süre alır; bu nedenle beklenilmesi gereken süre, uygulanan tedavinin türüne bağlıdır. Tedavisi kesilirse, çocuk doğduktan sonra veya emzirmeyi bıraktıktan sonra tedaviye yeniden başlanılmalıdır.
Yakın akrabalarında meme kanseri tanısı olan kadınların bu hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Birinci derece bir kadın akrabanıza (kız kardeş, anne, kız) meme kanseri tanısı konmuşsa riskiniz iki katına çıkar.
Birinci derece akrabalardan ikisinde teşhis konmuşsa riskiniz ortalamanın 5 katıdır. Bazı durumlarda ailede güçlü meme kanseri öyküsü BRCA1 veya BRCA2 geni gibi yüksek meme kanseri riskiyle ilişkili anormal bir gene sahip olmakla bağlantılıdır. Bu yüzden meme kanserine yakalanma riskinin yüksek olduğu düşünülen kişilere genetik danışmanlık mutlaka önerilmektedir.
Bu bireylere sağlıklı kiloyu korumak, düzenli egzersiz yapmak, alkolü sınırlamak, sağlıklı yiyecekler yemek, sigara içmemek gibi yaşam tarzı değişiklikleri önermektedir.
Bu yaşam tarzını benimsemelerinin yanı sıra, ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlar için hormonal tedavi ilaçları ve risk azaltıcı cerrahi gibi başka risk azaltma seçenekleri de vardır. Ayrıca hastaya, doktoru ile iletişime geçmesi, mutlaka kişiye özel ve uygun bir tarama programına girmesi önerilmektedir. (HABER MERKEZİ)